Yeniçağ gazetesinin icra kurulu başkanı ve köşe yazarı Ahmet Yabuloğlu, Odatv İmtiyaz Sahibi, gazeteci-yazar Soner Yalçın’ın Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Tağut-Kutsal Aldanışın Soyağacı” kitabını köşesine taşıdı. “Soner Yalçın’dan ezberleri bozan bir araştırma daha…” başlıklı yazıda Ahmet Yabuloğlu, “Her kitabıyla gündem olan usta araştırmacı gazeteci Soner Yalçın’ın, ‘Zor bir işe kalkıştığımın farkındayım!’ diyerek kaleme aldığı yeni çalışması “Tağut” okurlarla buluştu.” dedi.
Ahmet Yabuloğlu’nun yazısının ilgili kısmı şöyle:
Her tağut düzenini yıkmanın tek yolunun düşünmek, şüphe etmek, sormak, daima aramak ve mücadele etmek olduğunu vurgulayan Soner Yalçın, “Nedir tağut?” sorusunun cevabını da şu satırbaşlarıyla özetliyor:
“Tağut, Kuran’ın asıl manasını bozandır…
Tağut, kafalarına göre kitaba hadise, hüküm ekleyip çıkarandır…
Tağut, dini içerden bozup, tahrip edendir…
Tağut, mazluma zulmedendir…
Tağut, hakka savaş açıp batıla sarılandır…
Tağut, zalimlerin kurduğu düzendir…
Yani tağut bugünkü emperyalizm… Bugünkü kapitalizm… Bugünkü neoliberalizmdir…”
KİTABIN MOTİVASYONU NE
İnsanoğlunun vazgeçilmez hastalığının suçu, sorumluluğu başkasının omzuna yüklemek olduğunun altını çizen Soner Yalçın, çalışması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:
Bu kitap bir suçlu bulma arayışında değil. Sorunun / problemin nasıl çözümleneceğine dair çalışma yapanlara katkı sunmayı hedefliyor. Bu kitabın motivasyonu, olgular üzerinden çözüm odaklı ve objektif olmak… Bilirim ki, çözümde görev almayanlar sorunun parçası olur.
Nesneleri bütün değil, parça parça görseydik halimi/ nice olurdu? Mesela insan suratını bütün değil; kulak, göz, burun, dudak, kaş olarak parça parça görseydik işin içinden nasıl çıkacaktık? Kimseyi tanıyamazdık! Bütünlüğü saklamamızı / bütünü görmemizi / çevremizdeki her şeyi yerli yerine oturtmayı muhakeme yeteneğimize borçluyuz.
DOĞRUYU BULMAK İÇİN “TÜMÜ GÖRMEK” ŞART
Bu kitapta tek tek olaylardan / hurafelerden yola çıkarak “bütünü” göstermeye çalışacağım. Hakikati bilmek, doğruya ulanmak ancak “bütün”ü görmekle mümkün. Bir siyasetçinin, beş vakit namaz kılması her yaptığının doğru olduğu anlamına gelir mi? Peki, bir siyasetçinin bira içmesi her yaptığının yanlış olduğu anlamına gelir mi? Doğruyu bulmak için “tümü görmek” şart…
Keza, algı tehlikelidir; hakikatle bağınız kopar! Rüya ile hakikati ayırt edebilmek için gerçekçi olmak şart. Algılara aldanmamak için ne yapmak gerek? Politikaya kurban edilen dini kimlerin, nasıl kullandığının nasıl farkına varacağız? Yalanla, bağnazlıkla nasıl mücadele edip, dini düşürdükleri yerden kaldıracağız? Ve “din soslu yalan bombardımanı” altında siyaseti nesnel olarak nasıl analiz edeceğiz? ‘Tanıma yeteneği”ni nasıl kazanacağız? Tek silahımız var: “Bütün”ü kavramaya çalışan bilincimiz.
HURAFELERİN SOYAĞACINI OKUYACAKSINIZ
Evet dine de bir bütün olarak bakacağız, kopuk kopuk değil. Kuşkusuz hiç kolay değil…
Bu kitapta, özellikle Cumhuriyet dönemiyle başlayan yüz yıllık yalanların ve hurafelerin soyağacını okuyacaksınız.
Uydurmalar, boş İnançlar nasıl din haline getirildi? Akılsızlık nasıl güçlendi? Sizi nasıl aldattılar? Sizi nasıl kullandılar, kullanıyorlar? Sizi nasıl tutsak düşürdüler? Bu soruların şifresini kırmaya çabalayacağız… Kİ şifre kırmak hiç de kolay olmayacak… Nietzsche’ye göre “Hayattan en büyük tadı almak demek, tehlikeli yaşamak demektir”. Zor bir işe kalkıştığımın farkındayım!